''Kelebeğin Rüyası''...
Ertesi gün uyanamayacağın bir rüyaya yatıyorsun... Oysa ki yaşadığın gün senin ömrünün tamamı.. Görülecek rüya, rüya mıdır? Ya da yaşanmış o kısacık tek gün, ömür müdür senin ve dünyanın gözünde.. ''Kelebeğin rüyası''... Gerçekten bir rüya var mıdır ki ortada... Tüm ölüm beklentisine, tüm son beklentisine inat; kelebeğin bir rüyası olabilecek midir? Vardır elbet hepimizin rüyası, ama kelebeğin rüyası kadar büyük bir bedeli ödemeden gördüğümüz... Nasıl da güzel, nasıl da yerine göre konulmuş bir isim... Filme gitmeden önce aklımda hep bir türlü çekimi tamamlanamamış, Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat'ın verdiği inanılmaz kilolar vardı, bir de Zonguldak şehrine olan merakım... Dönem filmlerine karşı hep bir heycanım oluyor, o dönemleri hissetmeye, koklamaya dair. Bu merakıma engel olamadım ve filmi hemen izledim... Yoğun duygular ve duygularıma karışan dostlarımın yorumlarından sıyrılıp; kendi içimden gelenleri dile dökmek, yazıyla hayat vermek istedim. Öncelikle bizi...