Bir Varmışsın Bir Yokmuşsun Gibi Hayatım...
Zaman ne kadar da çabuk geçiyormuş anladım. Zaman, diye adlandırdığımız şeyin bir dem'lik hayat olduğunu gördüm. Ne kadar kısaymış herşey, ne kadar anlamsızmış 'büyük'diye adlandırdığımız olaylar meğersem sonuna kadar yaşadım... Herşeyin izi yavaş yavaş silindi, ne ben aynı kaldım ne zorunluluklarım ne içimdeki çocuk.. Şehirler bile değişti, kayıplar, yeni yaşamlamlarla unutulmaya çalışıldı. Acılar, yeni mutlulukların eteğine saklandı, birgün gelip hatırlanırım, ders olurum diye belki de... Gitmem gerekiyormuş gittim, görmem gerekiyormuş gördüm, yaşamam gerekiyormuş yaşadım... Şimdi geriye dönüp bakınca; sanki hiç yaşamamışım gibi gelen gerçekliğin, çarpıcı anlamsızlığı ile doluyum. Mayıs ayında yazabilmişim bloguma en son.. Neler neler oldu hayatımda, neler ne stresler biriktirdim ufacık zamanda. Çok değil(!) ama bundan önce çok gelen bir süre önce, 2011 Ağustos ayında başlamıştı bu bilinmezlik benim için. Devlet hizmet yükümlülüğünün 40. kurası.. Yerleştirilme yeri...