Nerden başlasam, nasıl anlatsam....


Eğitim, hayatımızın her döneminde şart… Gelişmek, ilerlemek ve daha iyisini yapabilmek her zaman mümkün.. Sadece gerçekten istemek ve bu istek doğrultusunda doğru adımları atmak gerekiyor. Bu sadece benim gibi akademik yolda yürüyen genç akademisyenler için değil, aynı zamanda hayatı seven, hayatını seven, hayatını hakkıyla yaşamak isteyen herkes için gerekli bana göre..

Ben de sadece akademik anlamda değil (akademik anlamda gelişmek ilerlemek, güncel literatürü takip etmek bana göre akademik gelişme tanımını tam karşılamadığı için) kişisel anlamda da bilgi, görgü ve deneyimimi arttırmak amacı ile yurt dışında tecrübe kazanmayı çok istiyordum. Bu amaçla pek çok yolu denedim. O kadar çok uğraştım ki; bu amaçla açtığım resmi ‘official’ mail adresim pek çok yazışma, reddedilme ile dolu. Bazılarında yıkıldım, hevesim kaçtı vazgeçtim. Her vazgeçişimden sonra (o zamanlar bunun farkında bunları yazarken ki kadar olmasam da) daha güçlü, daha bilinçli ayağa kalktım (öncelikle desteğini esirgemeyen ve ayağa kalkışımda güç olan eşime ve sonrasında da bu yolları benden önce yürümüş hocalarıma teşekkür etmeliyim. Sizlere not: mutlaka bir destekçiniz, bir bilirkişiniz olsun. Benim bloğum dışında J)

Bir kere ne istediğimi ve neyi istemediğimi biliyordum. O zaman işe en baştan başlayalım, eğer siz de benim gibi gelişmek, ilerlemek, gelişmiş ülkelerde neler oluyor, işler nasıl ilerliyor öğrenmek istiyorsanız öncelikle ne istediğinizi bilmelisiniz ve bundan sonra yazacaklarımı dikkatlice takip etmelisiniz J Çünkü şimdi sizlerle, bu işe başlama yolculuğumun en başını anlatmak istiyorum.

Evet, öncelikle ne istediğini bilmek çok fazla önem taşıyor. Zaten hayatta herşeyde, her gerçek başarı da öyle değil midir?

Yurt dışına akademik amaçlı gitmenin bilinen ve kabul edilen ilk amacı yayın yapma istediği olduğunu söylemek için galiba müneccim olmaya gerek yok. Ancak diğer taraftan sadece yayın yazmak, yayına sahip olmak elbette tek amaç olmamalıdır. Farklı merkezlerin tedavi yaklaşımları hakkında bilgi sahibi olmak konusu da bana biraz basit ve kolayını seçme şekli olarak gelmekte. Neden diye sorarsanız; bir kere günümüz global dünyasının geldiği ulaşımları, tedavi seçeneklerinde uymamız için yayınlanan rehberleri göz önüne aldığımızda bir kliniğin hedefimiz olan hastalık şekline tedavi yaklaşımını öğrenmek, bu konudaki protokollerini elde etmenin (günlük pratikte uygulanmadığı sürece teorik kalacağını akılda tutmanız gerektiğini hatırlatarak devam ediyorum) en fazla 3 aylık bir eğitimle elde edileceğini vurgulamak istiyorum. Benim gibi kanser tedavisi gibi özellikli bir alan ve hatta bunun da radyoterapisi ile ilgileniyorsanız (ki anlatacaklarım temel olarak onların ilgisini çekiyor diye düşünüyorum) sonuçta bu işi tek başımıza kendimiz yapmadığımız sürece (bu aslında her branş için geçerli) tam olarak pratiğe geçmeyecek ve protokolleri almak, eh kapsamlı bir merkeze gittiyseniz en az 10-15 hastanın birebir plan aşamasında yer almak size dönüşte bu hastalığa o merkezin protokolü ile yaklaşma konusunda bakış açısı verecektir. Benim burada vurgulamak istediğim amacınızın rehberlerin, faz 3 çalışma protokollerinin ne olduğunu öğrenmek, bu protokolleri getirmek ve merkezinizde uygulamak ise bence hiç 3 aydan fazla zamanınızı buna ayırmamanız veya yurtdışı yerine yurt içinde kapsamlı bir merkeze görevlendirme alıp, maddi yükün altına girmemeniz.

Bence asıl üzerinde durulması gereken nokta, protokolleri olan, kendi sistemlerini oturtmuş, araştırma konusu bulan gelişmiş merkezlerin bunu nasıl başlattığı, nelerin onları araştırma yapmaya ittiği, nelerden heveslenip, araştırma ve gelişmeye bakış açılarını nasıl tuttukları konularını kavramak. Esasen burada olay çok basit ‘Bana balık verirsen o gün için doyarım, ama bana balık tutmayı öğretirsen; her gün kendi başıma da doyabilirim’.

Bir tutum ve davranışı kavramaya çalışmak, işin sistemini anlamak, daha da mühimi (bu kelimeyi kullanmayı seviyorum. Evet, aslı önemlisi olacak) elde ettikleri akademik pozisyonları yürütme ve devam ettirme şekillerini keşfetmek bence en çok zamanımızı alacak, anlamak için gözlemlemeyi gerektirecek ve de en çok işimize yarayacak nokta. Eğer değişime ve gelişme açıksanız, sadece akademik kadronuzu yükseltmek değil de amaç akademik bakış açısı elde etmekse, bu benim gibi 35’ini aşmış yaşlarda zaman istiyor emin olun. O yüzden 3 ay kesinlikle bu konuda yeterli olmayacaktır.

Benim şansım, uzmanlık sonrası üniversite hastanesinde çalışmak, her kanser tipine karşı güncel rehber bilgilerini hazmetmiş olmam diyebilirim. Ayrıca buna ek olarak kendi kendime yayın nasıl yazılacak biliyordum ama bilmediğim o kadar çok şey vardı ki….. Ben bu yaptığımız protokollerin temelini oluşturan araştırma fikirlerinin nasıl çıktığını, faz III çalışmalara ilerlerken ilk başmakların nasıl bu çalışmalara ön ayak olduğunu, hücre ve hayvan çalışması yapmanın temelini öğrenmek istiyordum. Yani ‘bench-to-bed’ olayını kavramak istiyordum. Bu amaçla öncelikle radyasyon onkolojisine fikir veren, radyasyon onkoloğu ile dirsek dirseğe çalışan laboratuvarı olan merkezleri listelemekle işe başladım. Yani aslında ne istediğimi biliyordum ve istediğimi nerede bulabileceğim onu araştırdım.

Nerelerle yazışmadım ki; Amerika (neredeyse laboratuvar konusunda herkesi tanımayı başardım, merkezleri, kişileri, sonuçları da yazacağım J) ve Hollanda (sonunda başardığım ikinci tercihimdi).

Nedenleri ve niçinleri elbette olacak ama bu yazıda değil…..

 

Bu yazının vereceği fikirler net:

Eğitim şartJ

Ne istediğinizi bileceksinizJ

Beni okumaya devam edin….. Sevgiler…

Yorumlar

  1. Merhaba. Önümüzdeki Tus ile radyasyon onkolojisi yazmak ve ilerde akademik hayatı seçmek isteyen bir doktor olarak uygun bir zamanınızda radyasyon onkolojisine dair sizinle konuşmak ya da yazışmak isterim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Radyasyon onkolojisi uzmanlığı mı istiyorsun????

1700'lü yıllar Londra'sından bildiriyorum...

Hollanda'da doktor olmak....