Gizemli sesi ile sizi alıp götürecek: Buika....
Bir havaalanı keşfiydi benim için 'Buika'... Uçak firmasının dergilerini karıştırırken reklamını görmüştük konserinin. Türkiye'ye geliyordu. İlk kez duymuştum adını. Sonra merak edip araştırdık, cd'lerini dinletik şöyle bir.
İlk aldığım cd'si 'Mi Nina Lola' oldu. 11 ispanyol şarkıdan oluşan cd'sinden etkilenmemek mümkün değildi. Her ne kadar ispanyolca bilmiyor olsam da şarkılar beni hem geleceğe hem de geçmişe götürmeyi başarmıştı. Çok şaşırmıştım. Hem duygulanıp hem de hüzünlenmeme sebep olan şey şarkılarındaki o enfes tını beni daha ilk dinlemede etkisi altına almıştı. Her şarkısında ayrı bir sihir gizliydi sanki. Egzotik bir ortamla kaplanmıştı o an her yer. Kısık, güçlü duygulu sesi (smokey voice) beni bulunduğum ortamdan gerçek anlamda uzaklaştırmayı başarmıştı. Dinledikçe daha çok sevmeye ve dinledikçe sanki anlıyormuşcasına tad almaya başlamıştım sözlerinden. Anlamadığım bir dilde ve anlamadığım bir vurguyla söylenen, bambaşka bir dünyanın esintilerini bana taşıyan bu şarkılarda mistik bir gizem saklıydı sanki...Flamenkoyu caz ile birleştirmeyi başarıp; ortaya çıkan enfes müziği ile anlamadığım sözlerle duygulanıp, heyencanlanmak, umutlanıp hüzünlenmek içten bile değildi benim için...
Sonra keşfettiğim bu yeni lezzetin tadını çıkarmaya, aldığım hazzı daha çok yaşamaya karar verdim. Bunun üzerine tercih ettiğim cd'si 'En Mi Piel' oldu. İtiraf etmeliyim ki; ilk başta korkuyordum. Aynı tadı alamamktan, ilk cd ile ulaşılan mistik havanın, bir diğer cd ile ufalıp kaybolmasından korkuyordum. İlk dinlemeye başladığımda yaşadığım bu tedirginlik beni cd'ye karşı da biraz ön yargılı olmaya ittiğinden olsa gerek; ilk havayı bir türlü yakalamayı başaramıyordum. Sonrasında ise yine dinledikçe sevmeye başladım, dinledikçe o duyguların daha da içine girdiğimi gördüm ve yine dinledikçe bambaşka ülkenin bambaşka kültürünü benimsemiş, bu kadının duyguları beni yine aklımın ermediği bir şekilde içine çekmeye başladı. Özellikle 'New Afro Spanish Generation' ile artık tam bir Buika hayranıyım diyecek kıvama geldiğimi hissediyordum. Flamenco, caz, soul ve funk karışımı olan tarzı, olaganüstü yorumu ile müziklere eşlik etmesi beni gerçekten çok etkiledi. Buğulu, iniş çıkışlarla insanı bambaşka alemlere taşıyabilen bir sanatçı. Hele ki denizden gelen ılık meltem, güneşin batmasının verdiği melankoli, kırmızı şarabın ağzımda bıraktığı o hafif mayhoş tatla birleştiğinde; gözlerimdeki yaşın nedeninin, anlamadığım sözleri söyleyen bu siyahi kadından kaynaklanıyor olduğunu anlamakta ben bile zorlanıyordum.
İşte tam da burada başlıyor bence müziğin evrenselliği, kudreti... Anlamadığım şarkıların sözleri, sanki anlıyormuşcasına, sanki benim hayatımdan kesitler sunuyormuşcasına beni etkileyip; mutlandırıp hüzüzünlendirebiliyorsa işte budur diyor insan sanat, budur diyor yorum, budur diyor evrensel müzik... İlk kez anlamadan, gözlerimde birikmiş yaşların ışıltısı ile, anlamdığım bir şarkıyı dinliyordum.. Her notasına bir görüntü yerleştirebildiğim kelimelerin dansı, müzikle sarmalanması başka diyarlara, yaşamadığım ama hissedebildiğim bambaşka bir dünyaya taşıyordu beni.. Esasında sonuna kadar benim olup da diğer taraftan asla bana ait değilmiş gibi duran bir dünyada buluşuyordum hayatla... Gitgide alışkanlık yapmaya başladı müziği bende...
Bu alışkanlık hemen harekete geçmekte gecikmedi. Hemen yeni bir Buika dünyasını daha keşfetme heyecanı ile bu sefer kendi adını taşıyan albümünden edindim bir tane... Beat, hatta hip-hop şarkıların da yer aldığı bu albümü ile Buikanın bambaşka alemlerini keşfetmeye başladım. Bu siyahi kadın beni gerçekten etkisi altına aldı diyebilirim. Sımsıcak yorumu, yumuşatılmış ezgilerinin birden yükselip hareketlenmesi, nasıl oluyorsa yerlerini bulup anılarında yer etmeye hevesli ritmi ile; keşfedilmesi ve yıllarca eskimeden dinlenilmesi gerekli bir sanatçı Buika.
Huzur veren, mistik bir hava ile gizem kokan sesi; eğer canınız sıkıldı ve biraz kafa dağıtmak istiyorsanız, bir kadeh kırmızı şarap eşliğinde, akşam işten gelince, yemekten önce alınması gereken en ciddi ilaç bence. Emin olun dinledikçe moralinizi bozan şeyi unutacak, zamanın ve mekanın gerçekliği anlamını yitirecek, benim gibi Van'da yaşıyor olmanın sadece gece görülen kötü bir rüya olduğu hissine kapılacaksınız. Kendinize güzel bir hediye vermek istiyorsanız, en yakın zamanda bir Buika albümü alın ve koltuğunuza oturup, onun kadife sesinin, huzur kokan melodilerin sizi alıp götürmesine izin verin. Kesinlikle pişman olmayacaksınız... Ya da şimdi edinmezseniz, daha sonra keşfettiğinizde geç kalmış olduğunuz için pişman olacaksınız... Aynen benim gibi daha önce neden edinmediğinize, bu mistik havanın eksikliğini nasıl olup da hissetmemiş olduğunuza çok şaşıracaksınız..
İyi dinlemeler... Keyfini çıkarın....
İlk aldığım cd'si 'Mi Nina Lola' oldu. 11 ispanyol şarkıdan oluşan cd'sinden etkilenmemek mümkün değildi. Her ne kadar ispanyolca bilmiyor olsam da şarkılar beni hem geleceğe hem de geçmişe götürmeyi başarmıştı. Çok şaşırmıştım. Hem duygulanıp hem de hüzünlenmeme sebep olan şey şarkılarındaki o enfes tını beni daha ilk dinlemede etkisi altına almıştı. Her şarkısında ayrı bir sihir gizliydi sanki. Egzotik bir ortamla kaplanmıştı o an her yer. Kısık, güçlü duygulu sesi (smokey voice) beni bulunduğum ortamdan gerçek anlamda uzaklaştırmayı başarmıştı. Dinledikçe daha çok sevmeye ve dinledikçe sanki anlıyormuşcasına tad almaya başlamıştım sözlerinden. Anlamadığım bir dilde ve anlamadığım bir vurguyla söylenen, bambaşka bir dünyanın esintilerini bana taşıyan bu şarkılarda mistik bir gizem saklıydı sanki...Flamenkoyu caz ile birleştirmeyi başarıp; ortaya çıkan enfes müziği ile anlamadığım sözlerle duygulanıp, heyencanlanmak, umutlanıp hüzünlenmek içten bile değildi benim için...
Sonra keşfettiğim bu yeni lezzetin tadını çıkarmaya, aldığım hazzı daha çok yaşamaya karar verdim. Bunun üzerine tercih ettiğim cd'si 'En Mi Piel' oldu. İtiraf etmeliyim ki; ilk başta korkuyordum. Aynı tadı alamamktan, ilk cd ile ulaşılan mistik havanın, bir diğer cd ile ufalıp kaybolmasından korkuyordum. İlk dinlemeye başladığımda yaşadığım bu tedirginlik beni cd'ye karşı da biraz ön yargılı olmaya ittiğinden olsa gerek; ilk havayı bir türlü yakalamayı başaramıyordum. Sonrasında ise yine dinledikçe sevmeye başladım, dinledikçe o duyguların daha da içine girdiğimi gördüm ve yine dinledikçe bambaşka ülkenin bambaşka kültürünü benimsemiş, bu kadının duyguları beni yine aklımın ermediği bir şekilde içine çekmeye başladı. Özellikle 'New Afro Spanish Generation' ile artık tam bir Buika hayranıyım diyecek kıvama geldiğimi hissediyordum. Flamenco, caz, soul ve funk karışımı olan tarzı, olaganüstü yorumu ile müziklere eşlik etmesi beni gerçekten çok etkiledi. Buğulu, iniş çıkışlarla insanı bambaşka alemlere taşıyabilen bir sanatçı. Hele ki denizden gelen ılık meltem, güneşin batmasının verdiği melankoli, kırmızı şarabın ağzımda bıraktığı o hafif mayhoş tatla birleştiğinde; gözlerimdeki yaşın nedeninin, anlamadığım sözleri söyleyen bu siyahi kadından kaynaklanıyor olduğunu anlamakta ben bile zorlanıyordum.
İşte tam da burada başlıyor bence müziğin evrenselliği, kudreti... Anlamadığım şarkıların sözleri, sanki anlıyormuşcasına, sanki benim hayatımdan kesitler sunuyormuşcasına beni etkileyip; mutlandırıp hüzüzünlendirebiliyorsa işte budur diyor insan sanat, budur diyor yorum, budur diyor evrensel müzik... İlk kez anlamadan, gözlerimde birikmiş yaşların ışıltısı ile, anlamdığım bir şarkıyı dinliyordum.. Her notasına bir görüntü yerleştirebildiğim kelimelerin dansı, müzikle sarmalanması başka diyarlara, yaşamadığım ama hissedebildiğim bambaşka bir dünyaya taşıyordu beni.. Esasında sonuna kadar benim olup da diğer taraftan asla bana ait değilmiş gibi duran bir dünyada buluşuyordum hayatla... Gitgide alışkanlık yapmaya başladı müziği bende...
Bu alışkanlık hemen harekete geçmekte gecikmedi. Hemen yeni bir Buika dünyasını daha keşfetme heyecanı ile bu sefer kendi adını taşıyan albümünden edindim bir tane... Beat, hatta hip-hop şarkıların da yer aldığı bu albümü ile Buikanın bambaşka alemlerini keşfetmeye başladım. Bu siyahi kadın beni gerçekten etkisi altına aldı diyebilirim. Sımsıcak yorumu, yumuşatılmış ezgilerinin birden yükselip hareketlenmesi, nasıl oluyorsa yerlerini bulup anılarında yer etmeye hevesli ritmi ile; keşfedilmesi ve yıllarca eskimeden dinlenilmesi gerekli bir sanatçı Buika.
Huzur veren, mistik bir hava ile gizem kokan sesi; eğer canınız sıkıldı ve biraz kafa dağıtmak istiyorsanız, bir kadeh kırmızı şarap eşliğinde, akşam işten gelince, yemekten önce alınması gereken en ciddi ilaç bence. Emin olun dinledikçe moralinizi bozan şeyi unutacak, zamanın ve mekanın gerçekliği anlamını yitirecek, benim gibi Van'da yaşıyor olmanın sadece gece görülen kötü bir rüya olduğu hissine kapılacaksınız. Kendinize güzel bir hediye vermek istiyorsanız, en yakın zamanda bir Buika albümü alın ve koltuğunuza oturup, onun kadife sesinin, huzur kokan melodilerin sizi alıp götürmesine izin verin. Kesinlikle pişman olmayacaksınız... Ya da şimdi edinmezseniz, daha sonra keşfettiğinizde geç kalmış olduğunuz için pişman olacaksınız... Aynen benim gibi daha önce neden edinmediğinize, bu mistik havanın eksikliğini nasıl olup da hissetmemiş olduğunuza çok şaşıracaksınız..
İyi dinlemeler... Keyfini çıkarın....
Yorumlar
Yorum Gönder