'Devlet hizmet yükümlülüğü' 'noter huzurunda çekilecek kura''

Mecburi hizmet... Çok tartışılır, çok konuşulur, çok yorum yapılır üzerinde. Kimimiz için şans kimimiz için şanssızlık şeklinde yorumlanıyor ve üzerinde şimdiye kadar çok fazla yazılıp çizildiyse de ben bir de kendi deneyimimden bahsetmek istiyorum.
Bir kere mecburi hizmet tabirinin tam olarak adının karşılığını verdiğini söyleyerek işe başlamak istiyorum. Hele benim için yaşadıklarım tam bir devlet hizmet yükümlülüğü oldu diyebilirim. Şimdi işin farklı boyutlarına geçmeden önce bazı şehir efsanelerinden bahsetmeden geçmek istemiyorum.

o kadar çok söyleniyor ki inanılmaz. Üzerinde yorum yapmaya kalksan mecburi hizmetin biter. Hastaları, karşılaştığın sorunlarını düşünsen depresyon ilaçlarının önünü alamazsın. Konuşulmaması gereken kısımları deşmeye kalkasan davalı olursun.... gibi gibi gibi.
Devlet hizmet yükümlülüğü başlığı altında açıklanan kadrolara tercih yaparak başlanıyor işe, bin bir stres binbir bilinmezli denklemlerle, her kafadan çıkan sesleri önemseyerek, içindeki heyecanın seni ele geçirmesine göz yumuyorsun elbette. Komplo teorileri alıp başını gidiyor işte tam da bu aşamada. Kaç kişi giriyoruz kuraya, torpilli olan varmıymış, kesin o kadro kendi uzmanlarına açıldı, hadi ya öyle mi oluyormuş kura aşaması, yok kesin yalan söylüyor, bir güvencesi olmasa bu kadar net söyler mi canım, alfabetik sıraya göre atıyormuş bilgisayar ilk tercihlere, önce sisteme girenin ilk tercihi kesin oluyor bak dene göreceksin, ne kadar döner veriyorlarmış orda, tabi ya herkes ondan yazmamış.... Daha milyonlarca soru yazabilirim buraya. Ancak sonunda ben de her türk hekimi gibi inanadığım bir komplo teorisi doğrultusunda, benim için büyük ama insanlık için küçücük o adımı atıp tercihlerimi yaptım. Buradan tüm dünyaya haykırabilirim ki torpilim yoktu olmadı istemedim de. Ben kader inancı olan, kötü birşey olduğunda kaderin kanatları altına sığınmaktan utanmayan kişilik yapısında olduğum için zor olmadı benim için açılan kadroları ve yapacağım tercihleri sindirmek. sonuçta izmirden ayrıldıktan sonra her yön romaya çıkar diye düşünüyordum ki...... İşte tam bu 'ki' yi olabildiğince uzatmakta ve üzerine vurgu yapmakta hiç gocunmuyorum çünkü hiç tercihlerimde olmayan=havuzdan(!) VAN'a atandım..

İlk başta bunalım, depresyon, isyan, sorgulamalar, elbette kaderi suçlamalarla geçen dönemi herhalde tahmin etmekte zorlanılmayacaktır. Ama birisi Van'a gidecekti, sonuçta 5 kişi kuradaydık, elbette ki o sıra da ''vay be %20'den olmak ne büyük şans'' diye düşünecek durumda değildim. Şansızlığımı haykırmak, kadere, mecburi hizmete küfretmek en kolayıydı tahmin edebileceğiniz gibi.

Ha madem öğrenelim, deneyimleneli diyoruz 'nice to share'da, o zaman size buradan birkaç uyarı yapayım da bu kadar okumanız boşa gitmesin;
1. Bence hiç telefonunuzu açmayın 'münhal kadro'lar belli olduğunda
2. web data saçmalığına ise meraktan girebilirsiniz (radyasyon onkologuysanız değmez, zaten 3-5 kişi giriyorsunuz. Yani zevkli olmaz, tad alamazsınız. Öyle kadın doğum, çocuk, dahiliyenin ''biri bizim tercihlerimizi gözetliyor'' lezzetini bulamayacaksınız)
3. Pasif olun, öyle önünüze her konanı yemeyin, seçici davranın, yavaş hareket edin.
4. Siz nereyi istiyorsunuz o önemli. Trendleri takip etmekten vazgeçin. Sizin içi en doğru yeri bulduğunuza inanıyor musun; tamam işte tam da bu noktada kimseyi dinlememenin hatta gerekirse tercihinizi paylaşmamanın tam da yeridir..
5. Nedense herkesin kesin sizin yaptığınız ilk tercihle ilgili bir anısı vardır ya da mutlaka oranın nesi meşhursa ondan talep edilecektir hiç şaşırmayın.
6. veee en önemlisi tercihlerinizden (ki bu belki de atama sizin mesleğinizin en kötü 'münhal kadroları'' olabilir ama sonuçta tercih yapmak zorundasınız) emin olduysanız hemen sisteme girin ve isterseniz gururla webdata yayınlayın, facebooka fotografını çekin koyun ve kendinize olan güvenle 'ben yaptım verdim bile değiştirmeyeceğim' deyin. Bunuı söyleyin ki sizin yapacağınız yerde gözü olanları gözü çıksın:))
7. ha unutmadan elbette isterseniz 1 yıl çalışmam, gıyabımda kura çekilsin, hiç de umrumda değil, para ne ki, kazanılır, bana destek olacak yok mu canım modunda iseniz o başka. yapmazsınız bu devlet hizmet yükümlülüğü atamasında da beklersiniz bir yıl sonraki kurayı problem olmaz, başınız ağrımaz o çekiliş heyecanına gerek bile kalmaz.. Bir başka seçenek(?)
Evetttt, geldi çattı mı noter huzurunda çekilişin yapılacağı gün!! Aman Allahım ne heyecan ne stres ne sıkıntı... Size tavsiyem; eğer Ankara yakınlarında hatta en güzeli Ankarada oturuyorsanız; mutlaka şu meşhur 'noter huzurunda kura çekilişine' gidin de yaşayın şunu adam gibi. Ya da mutlaka bir arkadaşınız olsun oralarda da akşamı beklemeyin, bu kötü ruh hali ile. Ben... gidemedim... gidecek, haber verecek kimseyi de tanımıyordum. aman ya ne olacak beklerim derken!!!! işte sonuçlar benim bilinç düzeyimden  önce telefonun karşı tarafından bana iletiliyordu:) güzel bir sonuç mu? kesinlikle değil? şanslı mıyım? şu an için şansızım demek için çok erken... şanssız mıyım? bilmiyorum..

velhasıl olan olmuş, şu meşhur kura çeilmişti. soğukkanlılıkla karşıladığımı sanmıştım sonucu ama baş ağrım ve her an ağlama isteğim bunun aksini bana bildirmekte sabırsızlanıyordu. şaka mı canım; elbette korkuyordum ve çok çok çok şanssız olduğumu tüm hücrelerimle hissediyordum.

eee ne mi oldu? istifa mı etseydim?? niye edeyim canım etmedim. Göreve başladım, görevimin başındayım, mecburi hizmetim güngeçtikçe azalıyor.. yuppi...

o zamanlar kendi kendime sorduğum ve bir türlü cevabımını alamadığım soruyu hala kendime soruyorum. 'Neden ben burdayım? Ne suçum var?' Şimdi bu soruyu zaman zaman yinelediğim oluyor ama en azından şuanda cevabını vermek benim için pek önem taşımıyor. sadece şunu biliyorum ki; HERŞEYİN BİR NEDENİ VAR... Ben bilsem de bilmesem de.

Buradan bugün tüm ''devlet hizmet yükümlülüğü''ndeki arkadaşlarıma, en güzel yarınları diliyorum. Gerçi yarını bekleyerek hayat geçmez de, işte.. dün de bugunü bekliyorduk. Ama birgün bu yaşadıklarımızın nedeni buymuş diyeceğimize eminim şimdilik bu sorulara kafa yormamam gerektiğini anlamış olmamla gururlu, geleceğimden umutluyum..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Radyasyon onkolojisi uzmanlığı mı istiyorsun????

1700'lü yıllar Londra'sından bildiriyorum...

Hollanda'da doktor olmak....