Kayıtlar

Ağustos, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kanser tanısı ile yaşamak; ölüme teğet geçen yaşamlar...

Kanser... Cancer... Kontrol edilemeyen hücre çoğalması... Tıp fakültesi mezunu olduğum zaman sadece bu tanımlamaya yakındım, TUS için sorulacak ayrıntı, genel sorular dışında.. Sorsalar bana çevremden şu tanısı aldım bu tanısı aldım falan gibi sorular verebileceğim cevaplar sadece karizmayı kotarmak adına olurdu ki onda da TUS için edindiğim zaruri bilgileri kullanmasam yeterli olamayacaktım. Ne zaman ki radyasyon onkolojisi asistanlığını kazandım, o zaman kanser hastalığını, kanser tanısı almış hastaları tanımış, onlarla belki de ailemden yakın olmuştum. Bölüme başladığımda hastaların gözleri, herşeyden vazgeçmeyi işaret eden soruları, yaşanacak günlerine ilişkin merakları, tedavi sürecinde yaşayacaklarına olan şüpheleri beni çok derinden etkilemişti. İşte o zaman fark ettim; kanserle yaşamak, aslında ölüme teğet yaşamaktı ve bununla başa çıkmak zannettiğimden çok daha zordu.. Tedavi olmak bir dert, tedaviyi devam ettirmek bir dert, tedavi sonrası kontrol günlerini beklemek ise ...

Neye göre, kime göre sınır zeka ya da mental retarde??

Mental retardasyon ne demek? Kimler için hangi şartlarda kullanılır? Her aklımıza estiğinde kullanılabilecek kadar basit bir kelime midir? Her istediğimizde kullanacak kadar bilinçsiz olabilir miyiz? Peki ya sınır zeka?? İnsanları etiketlemek bu kadar kolay mı? Bunlar ve benzeri soruların kafamı doldurmasından beni bunaltmasından insanlara laf anlatmaktan sıkıldım. Biraz da üzerine yazmak istedim. Bilinçsizliğimiz, kendimizi üstün görmelerimiz, ya da başkalarını eksik görmelerimiz ne zamana kadar devam edecek? Çevremizdekileri ufacık şeylerle mental retarde ya da sınır zeka olarak tanımlayabilir miyiz?? öncelikle mental retardasyon, en basit, en bilinen tanımlama ile ''geri zekalı'' demek.. sözlük anlamı da bu zaten. Ancak bunu öyle kolay kolay, ulu orta, bilmeden bilinçsiz ve fütürsuzca kullanan insanları anlamakta zorluk çekiyorum. Hatta çok sinir oluyorum.. Bu konuya takıklığımın çıkış noktasından bahsedip, sonrasında bazı soru işaretleri bırakıp yazımı tamamlam...

Radyasyon onkolojisi geyikleri

Bir radyasyon onkologu olarak gururla belirtiyorum ki; biz radyasyon onkologları gerçekten neşeli ve pozitif insanlarız. Bu yönümüz gerek medikal onkologlarla gerekse de cerrahlarla olan ortak toplantılarımızda çok daha belirginleşiyor. Ancak asıl görülmesi ve deneyimlenmesi gereken ise bizler kontur girerken iyice işten toksike olmuş hallerimiz ya da bir hastayı olanca ciddiyetimizle tartışırken bir çözüm bulamadığımız zamanlardır. Öyle ki bu zamanlarda, benim diyen komedyenlere taş çıkaracak, hatta bizim bölüme uzak olanları bile kırıp geçirecek muhabbetlere şahit olabilirsiniz. Aslında bu özelliği bizim gibi bilgisayar ve görüntüler başında geçiren radyologlardan da bekliyorsunuz ama üzülerek söylüyorum ki; bu maalesef radyologlarda çok nadir, aslında nberedeyse yok. Buradan aklıma gelen ve sıklıkla kullandığımız geyiklerden bahsetmek, bunları kalıcı kılmak istedim. Eminim ki bunu okuyan radyasyon onkologlarının aklına daha pek çok geyik gelecektir farkına varmadan kullandığımız...