Neye göre, kime göre sınır zeka ya da mental retarde??
Mental retardasyon ne demek? Kimler için hangi şartlarda kullanılır? Her aklımıza estiğinde kullanılabilecek kadar basit bir kelime midir? Her istediğimizde kullanacak kadar bilinçsiz olabilir miyiz? Peki ya sınır zeka?? İnsanları etiketlemek bu kadar kolay mı? Bunlar ve benzeri soruların kafamı doldurmasından beni bunaltmasından insanlara laf anlatmaktan sıkıldım. Biraz da üzerine yazmak istedim. Bilinçsizliğimiz, kendimizi üstün görmelerimiz, ya da başkalarını eksik görmelerimiz ne zamana kadar devam edecek? Çevremizdekileri ufacık şeylerle mental retarde ya da sınır zeka olarak tanımlayabilir miyiz??
öncelikle mental retardasyon, en basit, en bilinen tanımlama ile ''geri zekalı'' demek.. sözlük anlamı da bu zaten. Ancak bunu öyle kolay kolay, ulu orta, bilmeden bilinçsiz ve fütürsuzca kullanan insanları anlamakta zorluk çekiyorum. Hatta çok sinir oluyorum..
Bu konuya takıklığımın çıkış noktasından bahsedip, sonrasında bazı soru işaretleri bırakıp yazımı tamamlamak istiyorum.
Tanığı olduğum sohbetin, utancını taşımakla birlikte insanları izledikleri dizilere göre 'sınır zeka, mental retarde' olarak yaftalayan insanlardan bahsetmenin, okuyan bir kişi için birşey katsa faydasının olacağını düşündüm.
Kendini psikolog olarak tanıtan, bu yönde çalışan, hizmet veren aklı evvel dostumuzun saptaması şöyleydi; hastası geldiğinde, onun hayatı ile bilgi alır, notlarını düşerken; izlediği diziler arasında özel kanallarda halkımız tarafından çok tercih edilen diziler varsa yaptığı ilk şeyin, bu sığ dizileri izleyen kişinin sınır zeka ya da mental rtetarde olduğunu kaydetmek olduğunu söyledi. Bunu söylerken yanında bulunan doktor hanımın hiçbir tepki vermemesi (hem de mesleği psikiyatristlik olmasına rağmen) beni inanılmaz şaşırttı. Zekanın göstergesi, zamanını fütürsuzca kullanıp, üst üste 'Lost' dizisi izlemek midir? Ya da zamanını cnbc-e dizilerini izleyerek, sezonları internetten indirip takip ederek geçirmek midir zekanın göstergesi?
Bu zihniyetle nereye kadar ilerleyebileceğimizi bilmiyorum. hergün hepimiz bu tip ego patması yaşayıp, çevrelerrini anlayıp bilmeden yargılayan yaftalayan binlerce insanla karşılaşıyoruz. küçücük dünyamızda kendimizi dev aynasında görüyoruz. halbuki çevremizi kaplayan evrende gördüğümüz devliğimizin ne kadar da anlamsız olduğunu hiç bilemiyoruz. bu hanım arkadaşım da, aslında o kadar küçük, izole, kendi insanını bilmeden, kendi varlığını olabildiğince yücelterek yaşıyor ve yaşamaya da devam edecek. Acınacak halleri ile hep gurur duyacak, aynı bölüm bilmem kaçıncı saniyedeki görüntülerini açıp açıp tekrar izlemeyi, o replikleri ezberlemeyi zeka sanıp kendini üstün görmeye devam edecek. dua ediyorum ki çok geçmeden insanların sınır zeka olup olmadıklarını dizilerinden yola çıkarak yapmayacak duruma geldiğinde kendi zekasından ödün vermemiş olsun...
Ben kendi küçüklüğümü, yer küre üzerindeki cılız varlığımın farkına uçağa bindiğimde daha çok varıyorum. Uçak yavaş yavaş yükselmeye başladığında benin oturduğum ev, sokak, mahalle, semt, ilçe ve git gide şehir ufacık kalırken; ben de koltuğumda git gide küçülürüm. Bu gördüklerim beni kendime getirir, yaşadığım mutlulukları, hırslarımı, üzüntülerimi bir kenara bırakmam gerektiğini farkederim. Bu yüzdendir ki ne zaman yeryüzündeyken bir insanı fikirlerinden dolayı, uçağın penceresinden gördüğüm gibi giderek küçülüyor olarak görsem ona acırım. Sonra kendime dersler çıkarır bedensel küçüklüğüme fikirsel küçüklük eklememem gerektiğini tekrar tekrar hatırlatırım.
sonuç olarak başta sormuş olduğum soruları yinelemekten kendimi alamıyorum.
Mental retardasyon ne demek? Kimler için hangi şartlarda kullanılır? Her aklımıza estiğinde kullanılabilecek kadar basit bir kelime midir? Her istediğimizde kullanacak kadar bilinçsiz olabilir miyiz? Peki ya sınır zeka?? İnsanları etiketlemek bu kadar kolay mı? Bilinçsizliğimiz, kendimizi üstün görmelerimiz, ya da başkalarını eksik görmelerimiz ne zamana kadar devam edecek? Çevremizdekileri ufacık şeylerle mental retarde ya da sınır zeka olarak tanımlayabilir miyiz?? dizilerle saatlerini hoyratça harcayanlar, bitirdiniz ne oldu? şimdi çok birşey kazandığınız söylenemez. kaliteli diziyi(!) günde belki 10 bölümle bile sınırlı kalmak istemeyerek izlediniz ve sonuçta bitti. geriye sadece harcanmış saattler kaldı. akıl vermek bana elbette düşmez ama en azından birkaç kişinin iç görüsünü oluşturabilirsem bu benim için bir başarıdır diye düşünüyorum. çünkü bu iç görü sayesinde daha aklı selim, sakin, tutarlı düşünerek bir insana kolayca sınır zeka demenin aslında bizim sınır tanımayan zekamızın başarısı olmadığını görebiliriz....
öncelikle mental retardasyon, en basit, en bilinen tanımlama ile ''geri zekalı'' demek.. sözlük anlamı da bu zaten. Ancak bunu öyle kolay kolay, ulu orta, bilmeden bilinçsiz ve fütürsuzca kullanan insanları anlamakta zorluk çekiyorum. Hatta çok sinir oluyorum..
Bu konuya takıklığımın çıkış noktasından bahsedip, sonrasında bazı soru işaretleri bırakıp yazımı tamamlamak istiyorum.
Tanığı olduğum sohbetin, utancını taşımakla birlikte insanları izledikleri dizilere göre 'sınır zeka, mental retarde' olarak yaftalayan insanlardan bahsetmenin, okuyan bir kişi için birşey katsa faydasının olacağını düşündüm.
Kendini psikolog olarak tanıtan, bu yönde çalışan, hizmet veren aklı evvel dostumuzun saptaması şöyleydi; hastası geldiğinde, onun hayatı ile bilgi alır, notlarını düşerken; izlediği diziler arasında özel kanallarda halkımız tarafından çok tercih edilen diziler varsa yaptığı ilk şeyin, bu sığ dizileri izleyen kişinin sınır zeka ya da mental rtetarde olduğunu kaydetmek olduğunu söyledi. Bunu söylerken yanında bulunan doktor hanımın hiçbir tepki vermemesi (hem de mesleği psikiyatristlik olmasına rağmen) beni inanılmaz şaşırttı. Zekanın göstergesi, zamanını fütürsuzca kullanıp, üst üste 'Lost' dizisi izlemek midir? Ya da zamanını cnbc-e dizilerini izleyerek, sezonları internetten indirip takip ederek geçirmek midir zekanın göstergesi?
Bu zihniyetle nereye kadar ilerleyebileceğimizi bilmiyorum. hergün hepimiz bu tip ego patması yaşayıp, çevrelerrini anlayıp bilmeden yargılayan yaftalayan binlerce insanla karşılaşıyoruz. küçücük dünyamızda kendimizi dev aynasında görüyoruz. halbuki çevremizi kaplayan evrende gördüğümüz devliğimizin ne kadar da anlamsız olduğunu hiç bilemiyoruz. bu hanım arkadaşım da, aslında o kadar küçük, izole, kendi insanını bilmeden, kendi varlığını olabildiğince yücelterek yaşıyor ve yaşamaya da devam edecek. Acınacak halleri ile hep gurur duyacak, aynı bölüm bilmem kaçıncı saniyedeki görüntülerini açıp açıp tekrar izlemeyi, o replikleri ezberlemeyi zeka sanıp kendini üstün görmeye devam edecek. dua ediyorum ki çok geçmeden insanların sınır zeka olup olmadıklarını dizilerinden yola çıkarak yapmayacak duruma geldiğinde kendi zekasından ödün vermemiş olsun...
Ben kendi küçüklüğümü, yer küre üzerindeki cılız varlığımın farkına uçağa bindiğimde daha çok varıyorum. Uçak yavaş yavaş yükselmeye başladığında benin oturduğum ev, sokak, mahalle, semt, ilçe ve git gide şehir ufacık kalırken; ben de koltuğumda git gide küçülürüm. Bu gördüklerim beni kendime getirir, yaşadığım mutlulukları, hırslarımı, üzüntülerimi bir kenara bırakmam gerektiğini farkederim. Bu yüzdendir ki ne zaman yeryüzündeyken bir insanı fikirlerinden dolayı, uçağın penceresinden gördüğüm gibi giderek küçülüyor olarak görsem ona acırım. Sonra kendime dersler çıkarır bedensel küçüklüğüme fikirsel küçüklük eklememem gerektiğini tekrar tekrar hatırlatırım.
sonuç olarak başta sormuş olduğum soruları yinelemekten kendimi alamıyorum.
Mental retardasyon ne demek? Kimler için hangi şartlarda kullanılır? Her aklımıza estiğinde kullanılabilecek kadar basit bir kelime midir? Her istediğimizde kullanacak kadar bilinçsiz olabilir miyiz? Peki ya sınır zeka?? İnsanları etiketlemek bu kadar kolay mı? Bilinçsizliğimiz, kendimizi üstün görmelerimiz, ya da başkalarını eksik görmelerimiz ne zamana kadar devam edecek? Çevremizdekileri ufacık şeylerle mental retarde ya da sınır zeka olarak tanımlayabilir miyiz?? dizilerle saatlerini hoyratça harcayanlar, bitirdiniz ne oldu? şimdi çok birşey kazandığınız söylenemez. kaliteli diziyi(!) günde belki 10 bölümle bile sınırlı kalmak istemeyerek izlediniz ve sonuçta bitti. geriye sadece harcanmış saattler kaldı. akıl vermek bana elbette düşmez ama en azından birkaç kişinin iç görüsünü oluşturabilirsem bu benim için bir başarıdır diye düşünüyorum. çünkü bu iç görü sayesinde daha aklı selim, sakin, tutarlı düşünerek bir insana kolayca sınır zeka demenin aslında bizim sınır tanımayan zekamızın başarısı olmadığını görebiliriz....
Mental retardasyon ve sınır zeka'da olduğu gibi böyle terimleri kullanabilecek uzman kişilerin bunları halk ağzıyla kullanmasını geçtim, bir de böyle kullanarak niteliksizleştirmesi ve anlam kaymasına sebep olması üzüyor insanı.. Uzman olarak, insanları değerlendirip tanılar koymak ve bunlara yönelik tedaviler veya önerilerde bulunmak değil midir amaç?.. Bunun ötesi ego tatmininden, karşısındakini küçük görerek kendini -bilinçli veya bilinçsiz olarak- yüceltmekten başka nedir?.. Faşizmin başladığı yer de, tam da burası işte bence..
YanıtlaSilEvet.. Kainatta küçücük bir parçayız.. Kimse kimseden daha az değerli veya daha az önemli değil.. Hele hele göstere göstere yaptığı veya yapmadığı şeylere bakarak hiç değil..
Aynen katılıyorum. Ego tatmini ve karşısındaki küçük görerek kendini nitelikleştirmek, farklılaştırmak temelli kullanılan bu tarz yaftalama biçimlerinin hepsini üzülerek dinliyorum. Bunlara şahit olduğum zamanlarda kızmak, sinrlenmek, cevap vermek bile gelmiyor içimden. Putlaşıyor, duraganlaşıyorum... Yazık.. Çok yazık... İzlenilen dizilerle, dinlenilen müziklerle insanlara sınır zeka damgası yapıştırılıp; sonra da mevcut bulunan psikolojik sorununa çözüm aranmaya çalışıyor bir de. Bence kendi miniminnacık, kuş beyinli desem kuşlara hakaret sayılacak beyinleri ile üstün insan, entellektüel kişilik olduklarını zannediyorlar...
YanıtlaSil