Gri'nin meşhur özellikleri; Serinin 1.kitabı...
E.L. James'in tüm dünyayı kasıp, kavuran; hatta Harry Poter serisinin satış rahamlarını bile geçtiği söylenen kitabı okumamak için aslında yeterince direndim..
Evet nihayet serinin ilk kitabı olan ''Grinin elli tonu''nu dün bitirdim.. Kitabın konusunu burada tekrar etmek istememe nedenim zaten herkesin şöyle ya da böyle kitabın konusu hakkında medye kaynaklı bilgisinin olması.
Kitap kısaca ingiliz edebiyatı öğrencisi Ana ile genç işadamı Grey arasında başlaması planlanan sado-mazoşist ilişkiyi ve tensel çekimi anlatıyor.
Gerçeği söylemek gerekirse kitap ilk başlarda pek ilgimi çekmemişti. Her hafta farklı bir gazetede serinin özetini, takma adlı yazarının gerçek yaşantısını okumaktan sıkılmıştım. Hatta reklamları öyle bir hal almaya başlamıştı ki yabancı kanallarda kadınlar kendilerine ilk önce bu kitabı okuyup okumadığını sormaya başlamıştı. Plajda güneşlenirken pekçok bayanın elinde bu kitabı görmek merakımı arttırmakla beraber içimdeki edebi okur; gereksiz, zaman kaybına neden olacak bir roman olduğunu haykırmaktaydı. Kitabın reklamları, eleştirileri yüksek sesle; geçmişimizde saklı olan ''beyaz seri'' aşk romanlarını ve son 5 yılda yıldızı parlayan entirikalı ve şehvetli ingiliz kraliyet romanlarını içeriyorum diye bağırmaktaydı. Buna rağmen merakıma yenildim ve elime geçen ilk fırsatta bir adet serinin ilk kitabından edindim..
Kitabın ilk 80 sayfasında ciddi anlamda sıkıldığımı itiraf ediyorum. Kabul etmek gerekli ki çok basit bir dille, edebi ağdalamalardan uzak, dikkatiniz dağılsa bile geriye dönüp bakmadan okunabilecek bir kitapla karşı karşıyaydım. Ancak ilerleyen sayfalarda sadomazoşit ilişkinin ve erotizmin dumanının tütmediği sayfalarda yazarın 'bay herşeye sahip' ile ilgili vermeye başladı kişisel özellikler, psikolojik değerlendirmelerin aslında çok yerinde olduğunu gördüm. Özellikle kitapta dikkatlice işleneceğinin işaretlerini veren, bazı konuları da inceden açıklayacağını beklediğim aklımda yer eden bir cümleyi de paylamaşmanın çok iyi olacağı kanaatindeyim:''Herşeyiyle mükemmel bir ailede, eksikliklerinle yaşamak kolay olmuyor...'' Henüz diğer kitapları okuyamamış olsam da bu kelimenin bay Grey ile ilgili bazı sorunlarda işe yarayacağını düşünmekteyim.
Diğer bir değinmek istediğim konu da Ana'ya ilişkin. Ana'nın tek başına yaşadıklarının anlatılmayıp iç çekişmelerinin, keşfetme arzusunun, aşkın bilinmezliğine ve aşka dair heveslerinin başka biriymiş gibi anlatılması... Temelde aslında onun da bu tür bir ilişkiye yatkın olabilecek bir psikoloji ile harmalnmış olduğunun verilmesi güzeldi. Ayrıca vücut dilinin nasıl işaretler verdiğini keşfetmesi, ilk kez bir erkeğe karşı hissettiği çekimin tanımlanma tarzı da yine edebi açıdan değerlendirilde iyi olarak nitelenebilir...
Diğer taraftan kitaba karşı olan eleştirilere katılmamakla beraber kitabın mutlaka okunmasının gerekli olduğu görüşüne de katılmıyorum. Baş ucu kitabı konusu var bir de tabi... O açıdan da yeterince iddialı olduğu söylenemez. Ancak şunu kabul etmek gerekiyor ki kitabın reklamları çok başarılı yapıldı ve yüz binlerce kişiye ulaştı.. Okurken, öyle eleştirildiği gibi acaip bir sıkılma durumunun tersine olayların akışına kaptırdığınızda elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Bence okuyun.. Sonuçta çabuk bitiyor, o kadar da zaman kaybı sayılmaz...
Evet nihayet serinin ilk kitabı olan ''Grinin elli tonu''nu dün bitirdim.. Kitabın konusunu burada tekrar etmek istememe nedenim zaten herkesin şöyle ya da böyle kitabın konusu hakkında medye kaynaklı bilgisinin olması.
Kitap kısaca ingiliz edebiyatı öğrencisi Ana ile genç işadamı Grey arasında başlaması planlanan sado-mazoşist ilişkiyi ve tensel çekimi anlatıyor.
Gerçeği söylemek gerekirse kitap ilk başlarda pek ilgimi çekmemişti. Her hafta farklı bir gazetede serinin özetini, takma adlı yazarının gerçek yaşantısını okumaktan sıkılmıştım. Hatta reklamları öyle bir hal almaya başlamıştı ki yabancı kanallarda kadınlar kendilerine ilk önce bu kitabı okuyup okumadığını sormaya başlamıştı. Plajda güneşlenirken pekçok bayanın elinde bu kitabı görmek merakımı arttırmakla beraber içimdeki edebi okur; gereksiz, zaman kaybına neden olacak bir roman olduğunu haykırmaktaydı. Kitabın reklamları, eleştirileri yüksek sesle; geçmişimizde saklı olan ''beyaz seri'' aşk romanlarını ve son 5 yılda yıldızı parlayan entirikalı ve şehvetli ingiliz kraliyet romanlarını içeriyorum diye bağırmaktaydı. Buna rağmen merakıma yenildim ve elime geçen ilk fırsatta bir adet serinin ilk kitabından edindim..
Kitabın ilk 80 sayfasında ciddi anlamda sıkıldığımı itiraf ediyorum. Kabul etmek gerekli ki çok basit bir dille, edebi ağdalamalardan uzak, dikkatiniz dağılsa bile geriye dönüp bakmadan okunabilecek bir kitapla karşı karşıyaydım. Ancak ilerleyen sayfalarda sadomazoşit ilişkinin ve erotizmin dumanının tütmediği sayfalarda yazarın 'bay herşeye sahip' ile ilgili vermeye başladı kişisel özellikler, psikolojik değerlendirmelerin aslında çok yerinde olduğunu gördüm. Özellikle kitapta dikkatlice işleneceğinin işaretlerini veren, bazı konuları da inceden açıklayacağını beklediğim aklımda yer eden bir cümleyi de paylamaşmanın çok iyi olacağı kanaatindeyim:''Herşeyiyle mükemmel bir ailede, eksikliklerinle yaşamak kolay olmuyor...'' Henüz diğer kitapları okuyamamış olsam da bu kelimenin bay Grey ile ilgili bazı sorunlarda işe yarayacağını düşünmekteyim.
Diğer bir değinmek istediğim konu da Ana'ya ilişkin. Ana'nın tek başına yaşadıklarının anlatılmayıp iç çekişmelerinin, keşfetme arzusunun, aşkın bilinmezliğine ve aşka dair heveslerinin başka biriymiş gibi anlatılması... Temelde aslında onun da bu tür bir ilişkiye yatkın olabilecek bir psikoloji ile harmalnmış olduğunun verilmesi güzeldi. Ayrıca vücut dilinin nasıl işaretler verdiğini keşfetmesi, ilk kez bir erkeğe karşı hissettiği çekimin tanımlanma tarzı da yine edebi açıdan değerlendirilde iyi olarak nitelenebilir...
Diğer taraftan kitaba karşı olan eleştirilere katılmamakla beraber kitabın mutlaka okunmasının gerekli olduğu görüşüne de katılmıyorum. Baş ucu kitabı konusu var bir de tabi... O açıdan da yeterince iddialı olduğu söylenemez. Ancak şunu kabul etmek gerekiyor ki kitabın reklamları çok başarılı yapıldı ve yüz binlerce kişiye ulaştı.. Okurken, öyle eleştirildiği gibi acaip bir sıkılma durumunun tersine olayların akışına kaptırdığınızda elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Bence okuyun.. Sonuçta çabuk bitiyor, o kadar da zaman kaybı sayılmaz...
Yorumlar
Yorum Gönder