Uzakta önemli günler tecrübelerim
Uzakta önemli günler ve haftalar…..
Ülkenden ve
ailenden uzakta özel günleri kutlamanın anlamını ya da bazıları için
anlamsızlığını yazmamış olursam, bu bloğun vermek istediği mesajdan uzaklaşmış
olacağımı düşünüyorum. Herşeyin bir güzel yönü olması gibi bizim için önemli
günleri, ülkemizden, ailemizden uzak yaşamanın elbette zorlayıcı, sıkıntıya
sokan tarafları da vardı.
‘İnsan, sosyal bir varlık ve paylaşmak onun doğasında
var.’
Benim Hollanda
maceram Şubat ayında başlamıştı ve önümdeki ile önemli gün, elbette ‘Sevgililer
Günü’ydü… Öncelikle şunu itiraf etmeliyim ki; ilk önemli günün bayram değil de
sevgililer günü olması benim için hayli rahat bir alışma ortamı sağladı.
Sonuçta sevgililer günü deyince ilk yanımda olmasını istediklerim yanımdaydı ve
yine yeniden (ki bazen tekrar tekrar belirteceğim ki) çok şanslıyım kızım ve
eşim benimleydi.
Bu konunun
vurgusunu burada yapmak tam yeri midir, yoksa yeni bir postta mı bu konuya
değinmek en doğrusu bilemiyor olsam da bence uzun dönem uzaklarda bir amaç için
bulunacaksanız, bence mümkünse aileniz yanınızda olsun… Bu benim için net konu
ama özellikle belirttim; mümkünse!
Çünkü hayat her zaman bizim istediğimiz veya hayal ettiğimiz seçeneklerle bize
gelmiyor ve istesek de herşey tam olmuyor.
Mümkünatı olması lazım bazı şeylerin, yoksa olmuyor işte. Olabiliyorsa
ballı ekmek ama olamıyorsa da çok fazla kendimizi yıpratmamalıyız diye
düşünüyorum. Çünkü zaten onlardan uzakta olmak bizi yeterince yıpratacak…
Neden yanınızda
olmasını önerdim? Bunun nedeni elbette ki sevgililer günü olamaz ama nedeni,
sevgi ve konsantrasyon olabilir. Eğer aileniz yanınızdaysa ortama daha kolay
adapte olup, yaşadığınız her zorlukla mücadele daha güçlü hissedeceğiniz kesin.
Hele de maruz kaldığınız, üstü kapalı ayrımcılıklar varsa, bu durumda onların
varlığının değeri anlatılamaz ve ben o yüzden çok şanslıydım. Paylaşmak, yeri
geldiğinde sessizce bazen de bağıra bağıra ağlamak, dertleşmek…. Bazen de
ailece olan toplantılara katılmak için yanınızda onların olması her zaman bir
şans…
Sevgililer günü,
bir rüzgar gibi geçti. Pembeler, kırmızılar ve ortalıktaki pek çok ticari
sevgililer günü pazarlamaları çabalarını izleyerek. Biz henüz yeni evimize
yerleşme aşamaları ile uğraşıyor olduğumuzdan bu günü bizi hatırlatan en önemli
şey; kızımın kreşte kesip boyadığı akşam kalp süs eşyası oldu. Onun
farkındalığını sağlamak, sevmeyi sevilmeyi, sevgisini gösterebilmesini, bizi
örnek alarak öğrenmesine katkıda bulunmak bile bugünü bizim için anlamlı
yapmıştı. Çünkü henüz 3,5 yaşında ve yeni yeni farkına varıyor bugünlerin. Onun
da dilini bilmediği bir toplulukta, vücut dili ile en güzel anlatılan ‘sevgililer
günü’nü deneyimlemesi, hiç dillerini anlamıyor olsa da sevgiyi gösterme
şekillerinin ortak olduğunu keşfetmesi çok güzel. Benim için de onun bu deneyimlerine
şahit olmak, bu süreçte ona rehberlik etmeye çalışmak ayrı bir SINAV…
Bizim için
ikinci önemli gün, her zaman gurur duyduğum ve aynı gururla çevremdeki
yabancılara anlatmaktan ve paylaşmaktan zevk aldığım 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramı’ydı. Ülkemde bu bayramın nasıl coşkuyla kutlanıldığını
bilmenin burukluğunun yanında, birlikte çalıştığım kişilere böyle bir bayramın
varlığını paylaşabiliyor olmanın haklı gururu birbirine karışıyordu. Gururla
anlattım, bugün çocuk bayramıdır ülkemizde, bizim önderimiz bu günü, ulusal
egemenlik gününü çocuklara hediye etti diye. Şaşırmaları, merakla nasıl
kutluyorsunuz, ne yapıyorsunuz sorularına keyifle cevap vermek, ülkemdeki çocuk
bayramı şenlikleri gibi zevk vermese de bunu anlatıyor, bizi anlamaları ve
tanımaları için uğraşıyor olmak ve belki de ufak da olsa kafalarındaki Türk
algısına yön vermeye çalışmak beni mutlu etti. Kızımla çocuk bayramı ne demek,
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının başarılarından, ufak da
olsa anlayabileceği şekilde meclisden bahsetmek benim için değişik ve
keyifliydi. Türkiye’de olsaydık olayın eminim daha farkında olacaktı kreşi
sayesinde ama ben de birazcık da olsa anlamasını ve mutlu olmasını sağlamaya
çalıştım.
Sonrasında Mayıs
ayı gelmişti ve tabi ki anneler günü… Anneler günün de kızımın yanımda olması
ve kreşte benim için çilek dikmiş olması elbette benim mutluluklarım, yaşam
ışığımdı. Diğer taraftan kendi annemin yanında olamıyor olmak, uzaklardan
internet sayesinde (olmasa nasıl olurdu konusu benim için apayrı bir yazı
nedeni, özellikle vurguluyorum; iyi ki internet diye bir şey var) görüşmek, bu
görüşme için uygun saati ayarlamaya çalışmak da farklı tecrübe ve duygu
yoğunlaşması sağlıyor. Sadece annem değil elbette, hayatımda anne olarak örnek
aldığım, yeri geldiğinde annem, yeri geldiğinde ablam olan tüm sevdiklerimin
uzaktan da olsa varlıklarını bilmek, onlara benim için değerlerini
yanlarındayken yapacağımdan daha farklı bir çabayla göstermeye çalışmak da
bence yaşanması gereken bir deneyim… Hey!!!! Anneler günü ile kalmıyordu önemli
günler ve haftalar kutlamaları…. Babalar günü vardı Haziran’da… Babalar gününü
de, yurt dışında deneyimlemek, hem benim hem eşim hem de kızım için farklı bir
tecrübeydi. Babama ulaşmaya çalışmak, görüntülü konuşma zamanlamasını
ayarlamak, kızımın biz de orda olalım artık gidelim yeter, özledim yakarışları
arasında geçmişti ama bugünün bir farklı yönü vardı bizim için…. Bizim gibi
yurtdışında yaşayanlar için ülkemiz seçimlerinde oy kullanma dönemi başlamıştı
ve biz de oyumuzu kullanmak hem de eşimle babalar gününü kutlamak için Den
Haag’a gittik. Yurt dışında oy kullanmak, etrafta sallanan Türk bayraklarını
görmek, vatandaşlık görevini yapmak için neredeyse 1 saat yol çekmek demekti
bizim için. Ama sonuçta bunlar bizi yıldırmadı, gittik, oyumuzu kullandık, yurt
dışında oy nasıl kullanılıyormuş, kimler, nasıl geliyormuş gördük ve tabi ki
milli duygularımız cebimizde, ülkemizin hasreti kalbimizde ve ulusumuzun
geleceği için dualarımız beynimizde çıktık oy kullanma kabinlerinden. Şunu net
olarak anladım ki ben seçim sürecinde: insan ne kadar uzaklarda da olsa, ki
bunu Amerika’da ve İngiltere’de yaşayan Türk tanıdıklarımın paylaşımlarında da
gördüm, Türk olmak, Türk hissetmek zamanla azalmıyor. Yaşadığın topluma üçüncü
nesil bile olsan entegrasyonunda bir aşama ve hep ruhunun derinliklerinde var.
Sanırım bu konuyu benim yorumlamam pek doğru olmaz ama Türkologların bu konuya
çok daha doğru ve anlaşılır bir yorumu mutlaka vardır. Sonuçta vatandaşlık
görevimizi yaptık, kızımıza bunu anlattık ve sonrasında da eşimin babalar günü
kutlamasını yaptık (bkz fatma yavaş instagram hesabıma).
Haziran ayı
sadece seçim, babalar günü değildi elbette. Haziran ayı aynı zamanda bayramdı
ve bu bizim yurt dışında geçireceğimiz ilk bayram olacaktı (not: yurt dışında
tecrübe ettiğimiz bizden farklı bayramlara da ek olarak değinmem gerektiğini
bunu yazarken fark ettim. Sanırım bu konuda ayrı bir tecrübe oldu bizeJ) Bayramın ilk günü
mesai günüydü ve sizle bayram için belki ailelerinizle bayramlaşırken (ki
muhtemelen ülkede olsak biz öyle yapacaktık) ya da tatil planlarınız yaparken
işte olmak değişik duygu dalgalanmaları yaşattı. O günün bayram olduğunu
kızımıza anlatmamız ve neden Hollandalıların ya da neden arkadaşlarının,
öğretmenlerinin bu bayramı kutlamıyor olmalarını anlatmanın bu kadar zor
olacağını hiç tahmin etmemiştim. Bu da benim için ayrı bir sınavdı diyebilirim.
Öte yandan o gün birlikte çalıştığım 2 arkadaşın son günleri olması nedeni ile
iş çıkışı bir yerlere gittik ve ben arkadaşlarıma bayramın ilk gününün olduğunu
ve ilk kez yurt dışında, akrabalarımdan uzak bayram kutladığımı anlattım. Bu
konuşmamdan sonra arkadaşlarımdan birinin ‘biz de senin buradaki akrabaların
sayılırız, bak yine akrabalarınla kutluyorsun’ demesi beni çok mutlu etti .
Teşekkürler Weronika ve ‘cheers’ J
Aslında bu gerçekten çok önemli bir nokta diye düşünüyorum, evet onlarla
birlikteyken (ki kesinlikle Hollandalıların çok soğuk insanlar olduklarını
düşünüyorum) bir şekilde akraba sıcaklığını hissettiğime ben bile aşırı
şaşırdım. O zaman ‘many thanks to Wesley, Niels, Mauriuts, Weronika, Job and
Harmen’…. Biliyorum ki İngilizceye çevirip anlamaya çalışıyorlar bu da benden
onlara gelsin J
Son olarak
yarından sonra benim doğum günüm… Ailemden evet uzağım ama burada kurduğum
küçük dost çevremle doğum günümü kutlamış olmak ve yine yeniden vurguluyorum ki
kızım ve eşimin yanımda olması ile evdeymişim gibi hissetmek çok güzel. Ama
yazmadan yapamayacağım; ben ülkemi, evimi ve başta annem ve babam olmak üzere
tüm akrabalarımı (bana akraba gibi yakın olanları!) çoooook özledimmmmm.
Yorumlar
Yorum Gönder